5 Ocak 2010 Salı

"Ben,Pierre Riviere..." prova notları - Özgül Akıncı

21 Mart 06 Salı –Pierre Rivierre Çalışması - Bilgi Üniversitesi

Celal: N’aptın?

Erdem: Tanıklıklara çalıştım. Tebeşirle çalışmadım.

Celal: Neye dikkat ettin?

Erdem: Tiplemeleri ayırmaya.

Celal: Peki ihtiyacımız olan şey tiplemeleri ayırmak mı?

Erdem: Tempoyu bulmaya çalışıyorum..

Erdem çalıştığı oynadı. Sonra her tanığı oynamadan önce o tanığın ismini, yaşını, mesleğini tahtaya yazarak oynadı.

“Bunu niye yapıyorsun? Başka türlü bir ruh hali gerekiyor.”

Celal: Tiyatral olan ilgimi çekmiyor.

Erdem: Ben de tam öyleyim…

Celal: “Hepimiz tiyatro ötesinde düşünürsek anlamlı olacak bu çalışma. Failleri olmalıyız çalışmanın. Tıpkı pierre’in hem cinayetin hem hatıratın faili olması gibi…”

Erdem: Her çalışmada başka bir şey denemek beni ambale ediyor. Kötü bir şey değil ama…

Celal: Muhtemelen atacağım tanıklıkları, ama yapmadan değil.

Sorun kendini aşma sorunu. Oğuz ve Erdem sınırlarınızı zorlamıyorsunuz. Bu haliyle yetmiyoruz çalışmaya…

Celal Erdeme “anlat” dedi.

Oğuz, Pierre’in çektiği acıyı oyuncu olarak yaşayacak bir oyunculuk arıyoruz galiba, dedi.

Çalışmanın son hali: “böyle bir şey olmalı…”

Başında yürüyerek hızlı “giriş”-ama yürüyüş atılacak. Bu girişi başka bir şekilde oyna, dedi Celal.

Hizmetçi

Pierre

Bir şey bilmeyen tanık

Pierre (“bedelini ödeyeceksin” sözlerini şiddetle söylüyor ve önündeki bir böceği,hayvanı öldürüyor)

Oduncu

Pierre, (“kızkardeşim…”le başlıyor.) yerde yazar, “ertesiz gece bir kriz daha…”dan “ölmüştü”te kadar başını defterinden kaldırıp sağına bakıyor. “Babaannem…”de yazmaya devam ediyor. “gereksiz yere borç..”ta kalkıyor.

Tanık 4-Riviere’in çocukluğunu bilirim…

Pierre, diz çöktü. “küçükken bilime çok hevesliydim…”den “ben de herkes naparsa öyle…”ye kadar. Sonra oturduğu yerden çember çizdi ve içine girdi.

Rahip

Erdem çemberlerden çıkarken de tanıklıkların konuşması devam ediyor. Önceki gibi çemberin içinde bitirip sonra çıkmıyor.

24 Mart 2006- Pierre Rivierre Çalışması- Bilgi Üniversitesi

Erdem sahneye girer, seyirciye bakar, Pierre’e “ben…” diye geçer ve çemberleri çizerek baş kısmı oynar.

Oğuz: Bence başta çizmeye başlama, ayırmak gerekiyor ikisini galiba. Çizme de, mesela yürürken hayali bir daireye giriyorsun ve kanton yargıcı seni konuşturuyor gibi düşün.

Özgül: Geçişlerde nefesler olmuyor, kontrolsüz yapıyorsun sanırım.

Erdem: Evet es vermemek için yapmıştım…

Erdem bu sefer Oğuz’un dediği gibi çember çizmeden çember varmış gibi oynadı. Nasıl oldu ki?

Özgül: Hiç yerinden kıpırdamadan sadece oyuncu Erdem olarak bize replikler okusan, tiplemelerden tamamen vazgeçerek, sanki sen de metni yeni okuyormuşsun gibi…

Oğuz: Evet bir de öyle denesen…

Celal ve Sezin geldiler. (Sezin hoş geldin.)

Celal, tiyatro başlıyor! dedi. Erdem kendini sahnede yere attı. Özgül, çalışma notlarını nasıl bulduğunu sordu Celale, Celal “ben beğendim, bundan bir oyun çıkabilir (Oğuz da aynı şeyi söyledi) napmayı düşünüyosun” dedi. Ve ekledi; kamera çalışmanın mahremiyetini bozuyor ya…

Oğuz: Erdem son yaptığın haliyle göstersene

(Özgülün içi: e hani nötr oynayacaktı bi kere de…kurgu desem olmuyor, nötr desem olmuyor…)

Erdem oynadı. Celal kesti:

Hiçbir inandırıcılığı yok. Mekanik yapıyorsun, gürültü çıkarıyorsun. Bir daha gir.

Erdem geldi, sahnenin ortasında durdu. Celal “tekrar” dedi. Erdem ona bakınca “biz konuşunca dur sadece, kesme.” dedi. “kendini atmıyorsun, işte kesmen de onun ifadesi.”

Erdem tekrar girdi. Celal “yavaş ol, enerjinin ayaklarının ucundan yukarı doğru çıktığını düşün. Yürüme makinesi değilsin, topla ve yay enerjini.” dedi ve ilk adımı tekrar tekrar denedi Erdem.

Celal: Adım atmak dışında bir seçeneğinin olmaması gerekiyor, zorunlu bir sonuç olarak adım atmalısın, hepsinin hakkını ver.

Erdem oynamaya geçtiğinde Celal: dalma, çok bağırıyorsun yargıçtan başlayarak, bağırma.

Girişte Pierre’lere gelince sustu. İlk Pierre hariç.

Defalarca nefesi “düşüyormuş gibi” yapmaya çalıştı. Nefes teknik kalmamalıydı. En sonunda sadece Pierre’lere geçerken sesli nefes kullandı.

İlk Pierre konuşmasında yani “ben annemi, kızkardeşimi….”cümlesinde her kelime arasında nefes aldı.

Giriş “tüm istediğim söyleyeceklerimin anlaşılması…”diye bitiyor.

Sahnenin sağ arkasına çömelir, “babam annemle bir zorunluluk sonucu…”diye devam eder. “annem ona soğuk davranmaya devam etti” den sonra kalkar.

Cebinden tebeşir çıkarır, sahneye bakar, çizer, çok yavaşça, kendi adımlarını izleyerek çembere girer. Hizmetçi olur.

Çemberden çıkar, biraz daha öne cenin şeklinde yatar, “annem bana hamileyken…” diye devam eder. Yerde parmağıyla bir şeylerle oynuyor. Kalkar.

Çember çizer, Oduncu olur. “o zaman ben de şafak attı.” dan sonra çıkıp tekrar girdi, devam etti.

Çıktı öne bir yere elleri üstünde çöktü, sallanarak Pierre’e devam etti. (repliği not almamışım…) sonunda önündeki böceği, hayvanı öldürdü.

Çocuk. “Pierrein çocukluğunu bilirim…”

Ortada dizlerinin üstüne oturur, yere yazmaya başlar: “kızkardeşim…” “O gece Jeanne…”da başını kaldırıp bakıyor. “Oysa Jeanne ölmüştü.” de önüne bakıp yazmaya devam ediyor.,

Celal: Erdem serme, kur!

Burda Celal, tamam, ne düşünüyorsunuz, dedi.

Erdem: Ben hemen bir daire çizip tiplemeye gireyim…(gülüşmeler)

Celal: Oyuncu eklenince oyunun dramatik yapısı çıkıyor. Bir şaman gibi oyuncu da birinin ruhunu kendi bedeninde calandırmalı.

Ama Erdem önceki bulduklarımızı kaybediyorsun, ben o zaman ne yapabilirim ki…

Özgül: Çemberden çıkarken tanıklar konuşmaya devam ediyordu ve oyuncuyu öyle yakalamıştık geçen çalışmada, neden yapmadın şimdi onu?

Celal: Bazı “garip” hareketler de eklemiştik… Çalışmaya böyle gelmeyin bir daha. Herkes yoğunlaşsın artık. Bundan sonra ne yapacağız diyince susup kalmayalım. Bence giriş böyle oldu, eğer Erdem korursa…

Oğuz oyun çalışmalarıyla ilgili hatırat yazdığını söyledi. Ona devam edecek ve oyuncu ile ilgili eklemeler yapmaya çalışacak metne.

Erdem metnin son halini yazacak.

Özgül yazdığı raporlara devam edecek ve çalışmalarda sahnede olup biteni kaydedecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder